Yüzmeyi Öğrenmek: Devrimciler, Geniş Partiler ve Seçimler

714
31 Aralık 2023'te Uluslararası Sosyalizm Dergisi Sayı: 181 https://isj.org.uk/learning-to-swim/

Paul Murphy İrlanda parlamentosu milletvekili, Kârdan Önce İnsan (PBP) grubunun üyesi ve RISE ağının bir parçasıdır.

31 Aralık 2023’te Uluslararası Sosyalizm Dergisi Sayı: 181’de yayınlandı
https://isj.org.uk/learning-to-swim/
Bu yazı Joseph Choonara’nın makalesine yanıttır:
https://perspektif-21.net/index.php/2023/10/24/devrimciler-ve-secimler/

Yirmi yıl önce, Stalinizmin görünürde azalan gölgesi altında sosyal demokrat partilerin niteliksel sağa kaymaları sonucu yeni sol partilerin ortaya çıkışı sırasında yeni oluşumlar ve devrimcilerin onlarla nasıl ilişki kurması gerektiği konusunda canlı bir tartışma yaşandı.1 Tarih, bu partilerin sunduğu olanaklar konusunda abartılı bir beklenti içine girip içlerindeki reformizm tehlikelerini küçümseyenlere nazik davranmadı.2

Joseph Choonara’nın Uluslararası Sosyalizm 179’da yayınlanan “Devrimciler ve Seçimler” adlı makalesi, son yirmi yılda daha geniş partilere ve seçim çalışmalarına katılan devrimcilerin deneyimine ilişkin Avrupa bilançosuna önemli bir katkıdır.3 Doğru bir şekilde, oportünistleri işaret ediyor. Reformist bilincin ısrarı yanı sıra seçim çalışmalarına katılmanın yarattığı baskı altında bir zamanlar Avrupa ve uluslararası sol için model olarak gösterilen daha geniş partilerin birçok başarısız örneklerini sıralıyor.

Ancak Choonara’nın değerlendirmesi neredeyse tamamen olumsuz. Bugün için çıkardığı dersler çok net; örneğin, devrimcilerin Jeremy Corbyn liderliğindeki Britanya İşçi Partisi’nden varsayımsal bir kopuşa katılma yönündeki herhangi bir önerisini önemsiz gibi gösteriyor. Bunun yerine, bağımsız bir devrimci parti inşa etmenin önemini vurguluyor.

Bu yaklaşım, birinin boğulan tüm insanları listeleyip suya girmekten kaçınmanın en iyisi olduğu sonucuna varmasıyla eşdeğer görünüyor. Kolay bir yanıt, son yirmi yılda seçim çalışmalarına veya daha geniş partilere ciddi biçimde katılmayan tüm devrimci grupları listelemek olacaktır. Bunların birçoğu da tam olarak başarılı olamadı.

Bu kolay yolu seçmek yerine Choonara’nın değerlendirmesini yeniden dengelemek ve geniş partilerden ve seçim çalışmalarından geri çekilmeye karşı bir argüman sunmak istiyorum. Bir alternatif var: Yüzmeyi öğrenmek. Devrimci sosyalistler seçimlere ve daha geniş oluşumlara gözleri mevcut tuzaklara ve tehlikelere açık olarak katılmalı, aynı zamanda bunların içerdikleri fırsatlardan da yararlanmaya çalışmalıdır.

Benim iddiam, bugün Marksistlerin ikili bir göreve sahip olduğu görüşüne dayanıyor çünkü işçi sınıfı bilinci, örgütlenmesi ve liderliği açısından üçlü bir krizle karşı karşıyayız.4 İşçi sınıfı içinde hem bilinç hem de örgütlenme açısından yeniden bir katman gelişmesine yardımcı olurken, aynı zamanda örgütlü bir devrimci sosyalist güç inşa etmeliyiz. Bunlar birbiriyle bağlantılı görevlerdir.

Eğer Marksist güçleri yeterince bir araya getirip eğitmeden kendimizi daha geniş bir zamanda görüşmek hareketi inşa etmeye adarsak, kapitalist sınıfa meydan okuyacak ve onu yenecek kadar keskin araçlar inşa etmekte başarısız olacağız. Öte yandan, işçi sınıfının sendikalar ve kitle partileri gibi daha geniş örgütlerini yeniden geliştirmek için çabalamadan, yalnızca kendi devrimci örgütlerimize üye kazanmaya ve eğitime odaklanırsak, o zaman elimizde izole edilmiş küçük sektler kalır.

Choonara’ya yanıt verirken, onun argümanlarında iç içe geçmiş olan iki konuyu birbirinden ayırmak istiyorum: daha geniş partilerde faaliyet gösteren devrimciler ve seçimlere katılan devrimciler. Seçimlere katılmak, Choonara’nın devrimcilerin daha geniş oluşumlara katılmayı düşünmesi gerektiğine inanmasının başlıca nedeni gibi görünüyor. Ancak bu tür partilere katılmanın seçimle ilgili olmayan pek çok nedeni var. Daha geniş bir partiye katılım, daha geniş işçi hareketinin yeniden oluşturulmasına ve aynı zamanda Marksist bir örgütün inşa edilmesine yardımcı olacak en iyi strateji olabilir.

Geniş partilere katılımın değerlendirilmesinde salt niceliksel bir ölçüm (“Marksistlerin bu deneyim sırasında üye sayısı arttı mı yoksa azaldı mı?” sorusu) yetersizdir. Üye sayımızın artması elbette çok önemli; kapitalizmi devirmek için kitlesel devrimci partiler gerekecek. Ancak bu yeterli değildir. Kitle siyasetiyle meşgul olan, nüfusun geniş katmanlarına hitap edebilen ve reformist fikirlere meydan okuma konusunda deneyimli üyeler, Marksist bir analizi sadece küçük odalarda değil, kitlesel toplantılarda, grevler ve protestolarda ortaya koyabilecek bir kadro oluşturmak için hayati öneme sahiptir.

Seçimler çok önemli bir arena

Sosyalist soldaki pek çok kişi için, seçimlere katılımın Marksist teorisi olmasa da pratiği, Lenin’in parlamenter faaliyeti “mücadelenin en düşük biçimi” olarak tanımlamasından öteye gitmez.5 Bu formülasyon, genel bir kılavuz olarak gayet iyidir; sosyalistlerin işçi sınıfının sendikalar, toplumsal hareketler veya toplumsal kampanyalar yoluyla öz-faaliyetlerine daha fazla vurgu yapması gerekir. Bu duygu, kötü bir seçim sonucunun ardından yaralarınızı sarmaya yardımcı olması açısından daha da iyidir. Ancak bunun ötesinde pek bir faydası yoktur.

Lenin’in görüşlerinin doğru özeti: ifadenin kendisi seçimlerin notunun düşürülmesi yönünde değil; seçimlere daha fazla odaklanılması yönünde argüman sunduğu bir makaleden geliyor.

Yakın zamanda Amerika Birleşik Devletleri’nde Marksist bir siyaset bilimci olan August Nimtz tarafından, Lenin’in seçimlerle ilgili yazılarının geniş kapsamını ortaya çıkarmak için önemli bir çalışma yapıldı.6 Sean Mitchell’in Lenin, Seçimler ve Sosyalist Hegemonya adlı eseri bu çalışmanın hem popülerleştirilmesi hem de geliştirilmesidir. Mitchell, devrimci sosyalistlerin sosyalist fikirleri yaymak için bir “platform” olarak seçimler ve parlamento koltukları üzerindeki geleneksel vurgunun ötesine geçerek, seçimlerin “genel iradenin şekillendirilmesi için, bağımsız bir sınıf siyaseti ve uzlaşmaz bir devrimci sosyalist karşı-hegemonyanın inşası için hayati bir alan” olduğu anlayışını ortaya koyuyor.”.7

Seçimler önemlidir, çünkü parlamento seçimleri sosyalizmin nasıl kazanılacağından ziyade çalışan insanların çoğunun şu anda değişimin nasıl gerçekleşebileceğini düşünmesinin merkezinde yer alıyorlar. Keşke durum böyle olmasaydı; işçi iktidarının parlamento ve seçimler dışında köklü değişimi güvence altına alabileceğinin açıkça görülebileceği bir kitle mücadelesi ve genel grev durumu olmasını tercih ederdik. Ancak şu anda genel olarak düşük bir bilinç ve mücadele seviyesi var. Bu koşullar altında seçimlerin işçi sınıfının çoğunluğu tarafından siyasetin algılanışının merkezinde yer aldığı açıktır.

Ancak ben daha da ileri gidiyorum. Yerleşik parlamenter geleneklere sahip ülkelerde, mücadele ve bilinçteki önemli yükselişe rağmen seçimlerin büyük olasılıkla çok önemli olmaya devam edeceğini düşünüyorum. 2010 ile 2015 yılları arasında 33 genel greve tanık olan Yunanistan örneğini ele alalım. Ulaşım ücretlerine karşı kampanyalardan meydan hareketlerine kadar çok çeşitli konular etrafında kitlesel toplumsal hareketler ortaya çıktı. Bütün bunlara rağmen seçimler, insanların radikal değişimin nasıl gerçekleşebileceğini anlamaları açısından hâlâ çok önemliydi.

Radikal sol Syriza partisinin birleşik bir sol hükümete yönelik açık savunuculuğu, partinin yalnızca üç yıl içinde yüzde beşin altında bir seviyeden yüzde 27’ye çıkmasının önemli bir parçasıydı.8 Syriza’nın vaat ettiği değişimi gerçekleştirmedeki başarısızlığı, reformizmin genel olarak sol Avrupalılık politikasının başarısızlığına işaret ediyor.9 Ancak bu, seçimlerin temel önemiyle ne çelişiyor ne de onu zayıflatıyor.

Geniş bir kitleyle diyalog kurmak istiyorsak seçimlere katılmak bunun önemli bir yoludur. Daha da iyisi, koltuklarını mücadelenin örgütlenmesine ve sosyalist fikirlerin yaygınlaştırılmasına yardımcı olacak bir platform olarak kullanabilen devrimci yerel ve parlamento temsilcileriyle sonuçlanan seçimleri kazanmaktır.

Seçime girmek ciddi tehlikeler getirir mi? Kesinlikle getirir. Choonara, seçimlerin devrimciler için zor bir alan olduğunu söylerken haksız değil. Bir sonraki genel seçimlerde, İrlanda parlamentosunda temsilcisi olduğum İrlanda’nın ekososyalist partisi Kârdan Önce İnsan, Dáil’de bir yanda Sinn Féin’in ivmesi, diğer yanda ise İşçi sınıfının son birkaç yıldır göreli pasifliği nedeniyle ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya kalacak.

Seçimler enerjiyi tüketiyor. Doğrudan oportünist bir dürtü açığa çıkartıyor. Çünkü ilkeli olanı söylemek oy kaybına neden olabiliyor. Aynı zamanda oy kazanma adına Marksist eğitim ve tartışmanın öneminin azaltılması yönünde örgütsel bir baskı da uyguluyor. Choonara, milenyumun başında Sosyalist İttifak’da aktifken Britanya’daki Sosyalist İşçi Partisi’nin üyelerini seçim çalışmaları için “serbest bırakmak” amacıyla şube toplantılarını yapılmadığını yazarken bunun iyi bir örneğini veriyor.

Yine de her ciddi kitlesel çalışma, oportünizme yönelik tehlikeleri ve baskıları içerir. Bu, sendikal çalışmalar ve toplumsal hareket kampanyalarının yanı sıra seçimler için de geçerli. Otoriteye sahip olduğunuz anda fırsatçı baskılara maruz kalırsınız. Bunlar hem doğrudan kapitalist sınıftan, parlamento ve ana akım medya gibi kurumlar aracılığıyla, hem de dolaylı olarak, kapitalist ideolojinin ve ona eşlik eden her şeyin “sağduyusundan” henüz kopmamış işçi sınıfı insanları aracılığıyla geliyor.

Ancak bu işten kaçınmak çözüm değildir. Bunun yerine cevap, bu baskılara direnebilecek kolektif liderliğin ve bağımsız düşünebilen üyelerin yardımıyla, oportünizme boyun eğme konusunda en yoğun baskı altında olan bireylerden hesap sorabilecek devrimci örgütler inşa etmek olmalıdır.

Geniş partiler kaçınılmazdır; katılmalı mısınız?

Choonara’nın makalesindeki güçlü nokta, reformist bilincin ısrarına yaptığı vurgudur. Sosyal demokrat partilerin karşı karşıya kaldığı krizin reformist fikirlerin sonuna işaret ettiği düşüncesi, yönelim bozukluğuna ve stratejik hatalara yol açtı.

Örneğin Fransa’daki Yeni Anti-Kapitalist Parti’nin (NPA; Nouveau Parti Anticapitaliste) temel sorununun Jean-Luc Mélenchon’un reformist projelerinin ortaya çıkması ve NPA’nın bu yeni fenomen ile yeterince başedememesi olduğu iddiası doğru.

Ancak eğer Choonara, kapitalist sistem derin bir krizle karşı karşıya kaldığında bile devam edebilen reformizmin ısrarı konusunda haklıysa, o zaman çeşitli reformist fikirlerin radikalleşmeye maruz kalan birçok insan için ilk adım olması ve bu tür süreçlerden reformist ve merkezci fikirlerin etkili olduğu, hatta baskın olduğu partilerin çıkması muhtemeldir.

Choonara’ya göre Syriza ve Podemos’un vaatlerine ihanet etmesi, devrimcilerin bu tür oluşumlar içinde iş yapmaya kalkışmakla hatalı olduklarının kanıtı gibi görünüyor. Ancak Marksistler hem ihanetin reformizme içkin olduğunu anlayabilir hem de Leon Troçki’nin “yaratıcı yanılsama” olarak adlandırdığı şeyin (bu durumda toplumu değiştirmenin kitlesel reformist bir partinin parlamentoda çoğunluğu kazanması kadar kolay olabileceği yanılsaması) insanları siyasi faaliyete dahil etmede güçlü etkisini takdir edebilirler.11 Sorun, Marksistlerin bu partilere ilkeli bir şekilde katılıp katılamayacakları ve bu partilerdeki deneyimlerinden niteliksel olduğu kadar niceliksel olarak da büyüyüp gelişemeyecekleridir.

İspanya’da Dördüncü Enternasyonal’e bağlı bir grup olan Anticapitalistas’ın deneyimi olasılıklara işaret ediyor. Radikal sol Podemos oluşumunun kurulmasına yardım etme kararı cesur bir karardı. Ancak Anticapitalistas, parti İspanya’nın geleneksel sosyal demokrat örgütü Sosyalist Parti (Partido Socialista Obrero Español; PSOE) ile kapitalist bir hükümete girdiğinde haklı olarak Podemos’tan ayrıldı. Anticapitalistas’ın kendisinin de itiraf ettiği gibi, bu yolda hatalar yaptı; en önemlisi, Podemos’un lideri Pablo Iglesias yönetimi altında medya aracılığıyla hızlı bir şekilde “Bonapartileştirilmesi” potansiyelini küçümseme hatası.12 Bununla birlikte, Anticapitalistas süreç boyunca sayısal olarak, kamuoyundaki profili, gençlik içindeki çalışmaları, deneyimli kadrolarıyla büyüdü.

Bir anlamda Corbynizm, geleneksel bir sosyal demokrat parti olan İşçi Partisi aracılığıyla sosyalistlerin yeni katmanlarının sol alternatif arayışıyla Britanya’ya özgü bir olguydu. Ancak bu, genelleştirilmiş bir sürecin hâlâ özel bir ulusal ifadesiydi; işçi sınıfının çıkarlarına hizmet edecek siyasi araçlar oluşturma girişimiydi. Bu, farklı ülkelerde farklı biçimler alan ve çoğu zaman ülkelerin seçim sistemlerinin ve ulusal siyasi geleneklerinin özelliklerini yansıtan bir süreçtir.

ABD’deki Demokratik Sosyalistler’den Almanya’daki Die Linke’ye (“Sol”) ve Danimarka’daki Kızıl Yeşil İttifakından Sosyalizm ve Özgürlük Partisi’ne (bilinen) kadar çeşitli yeni sol, yarı-kitle oluşumları. Brezilya’daki PSOL; Partido Socialismo e Liberdade) farklı güçlü ve zayıf yönlere sahiptir. Hiçbiri devrimci parti değil. Ancak genel olarak bunlar, hem bağımsız olarak hem de bu çalışma aracılığıyla daha geniş bir oluşum içinde Marksist örgütler inşa etmeye çalışırken aynı zamanda devrimcilerin katılması gereken partilerdir.

Bu arada, tüm bu partilerin içinde birden fazla eğilim faaliyet gösteriyor. Sosyalist İşçi Partisi’nin “kalıcı gruplara” (yıllık parti konferansından önceki üç aydan daha uzun süren gruplar anlamına geliyor) karşı geleneksel muhalefetini yansıtan Choonara, bunu bir olumsuzluk olarak değerlendiriyor gibi görünüyor. Ancak gerçekten geniş partilerde farklı görüşlerin oluşması da kaçınılmazdır. Eğer bu farklı eğilimler organize siyasi ifadeler (ağlar, parti toplantıları veya platformlar) yoluyla kolaylaştırılmazsa, kendilerini çok daha az sağlıklı şekillerde ifade edeceklerdir: klikler ve liderlik gruplaşmaları.

Devrimcilerin bağımsızlığı

Choonara’nın makalesinde, devrimci bir örgüt inşa etmek için (neredeyse her zaman) herhangi bir geniş, devrimci olmayan partinin dışında örgütlenmenin gerekli olduğu yönündeki örtülü öneri yer alıyor. Ancak durum neden böyle olsun ki?

Devrimcilerin siyasi olarak devrimci olmayan oluşumlardan bağımsız olmaları gerektiği açıktır. Devrimcilerin ortak Marksist dünya anlayışı ve ortak geniş stratejik yaklaşımları temelinde kendi aralarında tartışabilecekleri kendi yapılarına sahip olması gerekiyor. Kendi siyasal eğitim dinamiğimize sahip olmak ve Marksist kadro yetiştirmeye çalışmak gerekiyor. Durumun gerektirdiği koşullarda enerjik ve bağımsız müdahale etme kapasitesine de sahip olmak gerekir.

Ancak devrimciler tüm bunları daha geniş partilere üye olarak da yapabilirler. Bunun tam olarak neye benzeyeceği koşullara bağlıdır. Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri’nde Reform ve Devrim gibi bir grup şeklindedir.13 Kârdan Önce İnsan’da ise RISE vb ağlar şeklindedir.

Britanya İşçi Partisi içinde, Sosyalist İşçi Ağı 1980’lerde, tüm üyeleri ve muhalifleri onun devrimci bir örgüt olduğunu bilmesine rağmen, yalnızca bir gazete olduğunu açıkça ilan eden Militan Eğilim’di.

Bu, hem pastayı yiyip hem de yiyebiliriz demek gibi soruyu geçiştirmek anlamına gelmiyor. Tabi ki komplikasyonlar var, gerginlikler var. Milyonlarca farklı organizasyonel ve taktiksel soruna yansıyan baskılar var.

Elbette bu senaryoların hepsi farklı uygulamaları da içeriyor. Bürokratik bir sosyal demokrat partide katılımcı olmak, People Before Profit gibi demokratik bir ekososyalist parti içindeki bir ağın parçası olmaktan temel olarak farklıdır. İlki açıkça düşman topraklarında faaliyet göstermeyi içerir; ikincisi, ağlar arasında çok fazla ortak zeminin olduğu, politikanın açık tartışıldığı ve projenin ortak inşa edildiği dostane bir arazide faaliyet göstermek anlamına gelir.

Her durumda, daha büyük bir havuzda yüzmenin avantajından yararlanabilirsiniz; işçi hareketini politik olarak yeniden inşa sürecinden dersler çıkarabilir ve bir devrimci olarak eğitim alabilirsiniz. Daha önce Alex Callinicos da tam olarak bu yaklaşımı savunmuş ve şöyle demişti: “Radikal solu geniş ve açık bir temelde inşa etmek doğrudur, ancak bunun sonucunda ortaya çıkan oluşumlar içerisinde devrimci sosyalistler örgütlenmeli ve kendi politikaları için mücadele etmelidir”.14

Kitlesel devrimci partilere ihtiyacımız var. Ancak bu, kendini adamış devrimcilerden oluşan küçük gruplardan kitle partilerine uzanan düz bir çizgi halinde tezahür etmez. İşçi sınıfı içinde önemli bir öncü katmanın yeniden geliştirilmesi sürecinde etkisi olacak yeni sol partilerin inşa edilmesi muhtemeldir. Bu örgütler içerisinde reformist fikirler muhtemelen hatırı sayılır bir varlığa ve hatta ağır bir üstünlüğe sahip olacaktır.

Pek çok ülkede bu geniş partiler içindeki mücadele, sendikalara ve daha geniş toplumsal hareketlere katılımla birlikte, güçlü devrimci partiler inşa etmenin önemli bir parçası olacaktır. Kapitalizmin kriz içindeki durumu göz önüne alındığında, İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki yükseliş döneminin aksine, bu partiler geçmişte sosyal demokrasi gibi istikrarlı oluşumlar olamayacak. Bu partilerden ciddi ayrılıklar sonucu kitlesel devrimci partilerin inşası için önemli güçler açığa çıkabilir.

Kârdan Önce İnsan

Benim de içinde bulunduğum Kârdan Önce İnsan oluşumu tüm bunların neresinde duruyor? Choonara’nın ilham aldığı, John Molyneux’nun 2022 tarihli bir makalesi, Kârdan Önce İnsan’ın (devrimciler tarafından yönetilen ve İrlanda işçi sınıfı içinde mütevazı ama gerçek bir nüfuza sahip bir örgüt) mevcut karakterinin doğru bir tanımıdır.15 Ayrıca, Molyneux’un, Kârdan Önce İnsan’ın bir “geçiş örgütü” olduğu sonucunun, belki de ardında cevap kadar soru da bıraktığı söylenebilir.

Kârdan Önce İnsan içindeki devrimcilerin, liderliğin “açık devrimcilerin” elinde olması nedeniyle reformizmin baskısına karşı güvende olduğunu varsaymaları bir hata olur. Sosyalist hareketin tarihi, devrimci dışında her şeye benzeyen açık devrimcilerin deneyimiyleriyle doludur.

Kârdan Önce İnsan’ın Choonara’nın uyardığı oportünist baskıyı deneyimlediğine şüphe yok. Parlamento grubu içinde ve liderlik içinde, Kovid-19 salgınına verilen yanıt ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ilk aşaması etrafında sert tartışmalar yaşandı. 2022 yıllık genel kurul toplantısında hararetli tartışmaların ardından “İşçiler ve Ekososyalizm İçin Mücadele” sloganı kabul edildi. Sinn Féin liderliğindeki alternatif bir hükümet ile başetme ruh halini popüler ama ilkeli bir şekilde benimsemek, bugün karşı karşıya olduğumuz temel zorluktur.

Bununla birlikte, yukarıda bahsedilen geniş oluşumların çoğuyla karşılaştırıldığında, Kârdan Önce İnsan, İsrail’in Gazze’ye yönelik son saldırısı da dahil olmak üzere ortaya çıkan anahtar meseleler konusunda Marksizm’e dayanan tutarlı bir şekilde ilkeli pozisyonlar aldı.

Şu anki yapısıyla Kârdan Önce İnsan devrimci bir oluşum değil. Bir örgüt olarak insanları bilinçli olarak Marksist olmaları için eğitmiyor; bundan daha geniş kapsamlıdır. Onun iç yaşamı devrimci bir partininki gibi değildir; her ne kadar bu dengesizlik parti içindeki üç devrimci ağın (Sosyalist İşçi Ağı, RISE ve Kızıl Ağ) varlığıyla kısmen telafi edilse de, eğitim yerine aktivizme vurgu yapılıyor.

Kârdan Önce İnsan’ın gelecekteki karakteri belirsizdir ve büyük ölçüde kontrolümüz dışındaki nesnel faktörler tarafından şekillendirilebilir. Şu anda büyük bir ekososyalist partinin alanı, parlamentoda baskın bir güç olan ve İrlanda hükümetine karşı soldan önde gelen muhalefet olarak görülen Sinn Féin’in varlığıyla sınırlı.

Sinn Féin hükümete girerse ve ardından kapitalizmi yöneterek kaçınılmaz olarak destekçi tabanına ihanet ederse, daha fazla alan açılabilir.

Kârdan Önce İnsan, muhtemelen organize ve tutarlı bir reformist kutupla veya önemli bir reformist kanadı olan tamamen yeni bir girişim bize daha geniş bir olasılık sunulabilir.

Kârdan Önce İnsan uluslararası ihraç edilebilecek öyle kolay bir model değil. İrlanda siyasi ortamının ve İrlanda solunun, örgütün ortaya çıkıp bugünkü haline gelmesi için gerekli koşulları olan belirli özellikleri var. Bunlar arasında orantısal temsile dayanan İrlanda seçim sistemi, İrlanda’daki siyasi akımlar olarak hem Stalinizmin hem de Labor Party’nin tarihsel zayıflığı ve Troçkizmin nispeten önemli varlığı yer alıyor.

Ancak iyi seyahat edecek bazı dersler var. Bunlardan biri, devrimcilerin ilkeli bir şekilde kitlesel çalışmaya girişmesi anlayışıdır. Seçim, yalıtılmış devrimci saflık ile kitlesel reformist çalışma arasında olmak zorunda değildir. Devrimciler yüzbinlerce, milyonlarca insanın hayatına ve mücadelesine dokunarak kitlesel çalışmalara girişebilirler.

Hem İşçi Enternasyonali Komitesi hem de Uluslararası Sosyalist Akım geleneklerinden Marksistler, İrlanda’da defalarca kitlesel mücadelelere öncülük ettiler. Öne çıkan bazı tarihler şunlardır: 1990’larda su ücretlerine karşı başarılı mücadele, Joe Higgins’in 1997’de Dáil’de Sosyalist Parti TD’si (parlamento üyesi) olarak seçilmesine yol açtı ve devrimci solun geri kalanına seçim başarısının mümkün olduğunu gösterdi. 15 Şubat 2003’te 100.000’den fazla insanı sokaklara döken, esas olarak Sosyalist İşçi Partisi’nin (Sosyalist İşçi Ağı’nın önceki örgütü) liderliğindeki İrlanda Savaş Karşıtı Hareketi; ve 100.000 kişinin tekrarlanan eylemleriyle ve yüzde 73’lük ödemesizlik oranıyla, su ücreti uygulamasına yönelik yenilenen girişime karşı 2014’te başlayan başarılı kitle hareketi.

Bu kitlesel kampanyaların her biri sosyalist sol için seçim atılımlarına katkıda bulundu. Buna karşılık, bu hareketlerin örgütlenmesine yardımcı olmak için parlamentodaki pozisyonlar son derece etkili bir şekilde kullanıldı. Pratikte, devrimci solun önderlik ettiği kitlesel parlamento dışı mücadelenin seçim kampanyalarımızla birbirine karşıt olmasından ziyade simbiyotik bir ilişkisi vardı.

Elbette bu kampanyalar ve onlarla birlikte yürütülen seçim çalışmaları gerçek baskılar yarattı. Sosyalist Parti içinde RISE’ın oluşumuyla sonuçlanan tartışmalar sırasında Sosyalist Parti liderliği, çok fazla kitle çalışmasının devrimci bir parti inşa etme odağının kaybolmasıyla sonuçlandığını savundu. Her ne kadar bu değerlendirme bir miktar doğruluk unsuru içerse de kitlesel çalışmanın olumlu sonuçlarını yeterince vurgulamıyordu; bu hem sınıfımızın yeniden örgütlenmesine hem de devrimcilerin fikirlerimizi nasıl uygulamaya koyacakları konusunda eğitilmesine yardımcı oldu.

Su ücretleri mücadelesinin ardından Sosyalist Parti kitlesel çalışmalardan çekildi. Bu, Sosyalist Parti liderliğindeki daha geniş bir oluşum olan ve Kârdan Önce İnsan ile bazı benzerlikleri olan Dayanışma’yı fiilen sona erdirdi. Buna karşılık Sosyalist İşçi Ağı, Kârdan Önce İnsan’ı inşa etmeye vurgu yapmaya devam etmeye karar verdi. Sonuç olarak, Dayanışma’nın (2017’ye kadar Kemer sıkma Karşıtı İttifak olarak adlandırılıyordu) su masraflarına karşı hareket sırasında Kârdan Önce İnsan’ın daha yüksek bir profile sahip olmasına rağmen, Kârdan Önce İnsan artık İrlanda radikal solundaki baskın güçtür.

Rosa Luxemburg şunu savundu:

Proletarya yüksek derecede politik eğitime, sınıf bilincine ve örgütlenmeye ihtiyaç duyar. Bütün bu koşullar bildiri ve broşürlerle yerine getirilemez; ancak yalnızca yaşayan siyasi okul tarafından, mücadeleyle ve mücadelede, devrimin sürekli seyri içinde yerine getirilebilir.16

Aynı durum Marksistler için de geçerlidir. İlkeli kitle çalışması, devrimci kadro geliştirmenin vazgeçilmez bir parçasıdır. Marksist eğitim ve demokratik iç tartışma ile birleştirilmelidir.

Devrimciler devrimci gibi hareket etmeli

Bir diğer ders ise devrimcilerin devrimci gibi hareket etmeleri gerektiğidir. Elbette bunu yapmama yönündeki baskı çok büyük. Alman parlamentosunun Die Linke üyeleri üzerinde reformist politikalar öne sürme yönündeki baskıyı ancak hayal edebiliyorum. Ancak bu baskılar yalnızca geniş partilerde ve seçilmiş mevkilerde insanlara uygulanmıyor. Devrimci anlar dışındaki her türlü ciddi kitle çalışması, oportünizme yönelik önemli baskıları da beraberinde getirir. Kendi devrimci grubunun şube toplantılarındaki en cesur Marksist, büyük bir birleşik cephe etkinliğine başkanlık ederken veya konuşurken, bataklık standartlarında bir reformist gibi görünebilir.

Elbette aktivistler olarak sıklıkla farklı şapkalar takarız. İşyeri temsilcileri ve sendika aktivistleri, yerel kampanyaların düzenleyicileri veya daha geniş bir partinin siyasi temsilcileri olabiliriz. Argümanlarımızı tam olarak nasıl sunduğumuz değişebilir. Ancak esas olarak devrimciler olarak devrimciler gibi hareket etmeli ve konuşmalıyız. Hiçbir konuda otosansür uygulayamayız ve kendimizi reformizmle sınırlandıramayız. Bunun yerine, tüm bu rollerde, insanların ufkunu sosyalist değişim ihtiyacının tanınması yönünde yükseltmeye çalışmalıyız.

Bunu yapmamak yalnızca politik açıdan sahtekârlık değil, aynı zamanda yıpratıcıdır. Sonuçta toplumsal varlık bilinci belirler; Aktivist yaşamınız Keynesçi, reformist ya da pasifist argümanlar öne sürmeyi içeriyorsa, devrimci bir partiye üye olmanıza rağmen muhtemelen reformist olursunuz. Daha da önemlisi, sizi dinleyen parti üyeleri, kamuoyunda ilkeli sosyalist argümanlar sunma konusunda eğitilmeyeceklerdir.

Choonara’nın makalesi, devrimcilerin sosyalist siyasetleri konusunda açık olmaları gerektiğini savunuyor, ancak aynı zamanda sosyalist politikaların kapitalist sistemin mantığını zorlamaya başlayan geniş kapsamlı reformları başarmak için işçilerin kitlesel mücadelesini savunan bir ‘asgari program’ üzerinden seçime katılmaları gerektiğini öne sürüyor.”17

Belki bu sadece anlamsal bir farklılıktır ama ben devrimcilerin sosyalist bir program üzerinde durmaya çalışmaları gerektiğini savunuyorum. Bu, hem bir “asgari programın” unsurlarını (daha yüksek asgari ücret, şirketlere daha yüksek vergiler, sendika karşıtı yasaların yürürlükten kaldırılması vb.) hem de kapitalist sistemin mantığına karşı çıkmayan geçiş taleplerini içerecektir. ancak bunun ötesine geçin ve sosyalist değişimin açık savunuculuğunu ve yaygınlaştırılmasını dahil edin. Bunlar, ekonomide anahtar sektörlerin demokratik kamu mülkiyeti ve NATO gibi emperyalist ittifaklardan çekilmeyi içerebilir.

Devrimciler ve Corbynizm

Son olarak Corbynizm hakkında bazı yorumlarda bulunacağım, her ne kadar bunlar benim konuya mesafeli olduğumun kabulüyle yapılmış olsa da. Corbynizm şüphesiz heyecan verici bir olguydu. Kelimenin tam anlamıyla, çoğunluğu genç sol görüşlü olan yüzbinlerce kişi Corbyn’i desteklemek için İşçi Partisi’ne katıldı ve bunların azınlığı aktivist oldu.18 On binlerce kişi Corbyn’in seçim kampanyalarını destekleyen mitinglere katıldı ve İşçi Partisi şubeleri doldu.

Eğer birisi bunun İşçi Partisi dışında gerçekleşen toplumsal hareketlerin ve endüstriyel mücadelelerin bir yan gösterisi olduğunu düşünmüşse, Britanya’nın siyasi ve ekonomik yapısının bu konuda çok farklı düşündüğünü söylemek doğru olur. Bu kuruluş Corbyn’i baltalamak ve nihayetinde devirmek için topyekün bir savaş başlattı. Corbyn’in reformist siyasetinin zayıflığı ve onu çevreleyenlerin reformist siyaseti onun çöküşüne önemli ölçüde katkıda bulundu.

Corbyn’in üye sayısındaki artış sırasında devrimci sosyalistlerin İşçi Partisi’ne katılmaları mümkün olsaydı, bu fırsatı değerlendirmeleri gerekmez miydi? Corbyn’i partinin sağ kanadına karşı savunabilir, aynı zamanda siyasetinin sınırlamalarına (hem reformculuğuna hem de bununla bağlantılı olarak İşçi Partisi’nin sağ kanadına kararlı bir şekilde meydan okumadaki başarısızlığına) işaret edebilirlerdi. İşçi Partisi’nin yeni üyelerini hem parti içi mücadeleye hem de parti dışı mücadeleye katılmaya yönlendirebilirlerdi.

Choonara doğru bir şekilde “Corbynizm’den sonra İşçi Partisi’nden köklü bir organize kopuş yaşanmadığına” işaret ediyor.19 Ancak Corbyn’in radikal vizyonunu desteklemek için İşçi Partisi’ne katılan yüzbinlerce insan, mevcut parti lideri Keir Starmer’ın önderlik ettiği karşı-devrimden derin bir şekilde hayal kırıklığına uğradı. Gerçekten de, görünüşe bakılırsa çok sayıda kişi İşçi Partisi’nden ayrılmış durumda.20

Ancak Choonara, Corbyn’in İşçi Partisi’nden ayrılması ihtimalini pek de önemi olmayan bir mesele olarak değerlendiriyor. Onun tavsiyesi, devrimcilerin “reformistlerle öncelikli olarak seçim çalışmalarına yönelik ortak bir örgüt kurma ana hedefiyle değil, devrimci sosyalistlerin bağımsız bir müfrezesi olarak güvenilir sol adaylara destek sunması ve onlar için kampanya yürütmesi” gerektiğidir.21

Ciddi seçim çalışmasının “diğer önemli faaliyet biçimlerinin, özellikle de grev hareketinde embriyonik taban inisiyatiflerinin geliştirilmesi, ırkçılık ve aşırı sağ tehdidiyle mücadelenin” yerini alması tehlikesine karşı uyarıyor.22 Bu yanlış bir karşıtlık değil mi?

Seçimlerde başarılı olmak için Corbyn liderliğinde İşçi Partisi’nden kopuş olsaydı, bu muhtemelen sendikalara ve toplumsal hareketlere bir ivme kazandıracak ve güvenin artması onları teşvik edecekti. Marksistler için en önemlisi, onbinlerce olmasa da binlerce solcu aktivistle doğrudan katılıma ve ortak bir partide ortak çalışma olanağı devrimci fikirlerin reformizme üstünlüğünü pratikte göstermek için bir fırsat olacaktır.

Elbette Corbyn son dört yılda pek çok farklı noktada böyle bir adım atmış olsaydı çok daha iyi olurdu. Ancak Corbyn bağımsız bir parti kurmaya ve bir sonraki seçim öncesinde başkalarıyla birlikte kampanya yürütmeye istekliyse, bu gerçekten heyecan verici bir ihtimal olacaktır. Bu sadece bir seçim projesinden daha fazlası; belki de Corbyn olgusu yüzünden siyasallaşan onbinlerce insan için yeniden büyümelerine olanak tanıyan bir alan da olabilir.

Aktif kalmak ve öğrenmek için

Eğer devrimciler tabanda yer alma, örgütlerini ve yayınlarını sürdürme ve siyasetlerini savunma haklarına sahip olsalardı bunu yapmak mantıklı olmaz mıydı? Talihsiz Respect partisinde George Galloway ile çalışma deneyiminden eli yanmış olan Sosyalist İşçi Partisi liderliğinin bir fırsatı kaçırma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu düşünmekten kaçınmak zor.

Ancak Corbyn, tüm kusurlarına rağmen Galloway değil. Sol-reformist siyaseti tutarlı ve baskıya karşı çıkma konusunda uzun bir geçmişe sahip. Bu, ortak bir partide Corbyn ile herhangi bir gerginlik ve çatışma olmayacağı anlamına gelmiyor. Bu tür çatlakların kökleri, reform ve devrim stratejileri arasındaki farktan ve barbarlığa doğru gerileyen kapitalizmin krizlerle dolu doğasından kaynaklanıyor olabilir.

Böyle bir proje, dahil olan her türlü devrimci güç için tehlikeler barındıracaktır. Bağımsız bir devrimci parti inşa etmeye devam etmek şüphesiz daha kolay olacaktır. Bununla birlikte, eğer kapitalizmi devirmek için gereken eğitimli Marksist güçleri bir araya getirmeyi başaracaksak, bu tehlikeli sularda yol alabilmemiz gerekecek. Geniş partilere ve ciddi seçim çalışmalarına girişebilecek, aynı zamanda bunların getirdiği oportünist baskılara da direnebilecek örgütleri bir araya getirmeliyiz.

Notlar
1 Bu tartışmadaki önemli çalışmalardan bazıları şunlardır: Rees, 2002; Smith, 2003; Smith, 2004; Callinicos, 2004; ve Sabado, 2004.

2 Bu tartışma sırasında İskoç Sosyalist Partisi’nin kilit üyelerinden Murray Smith, devrimciler ile reformistler arasındaki ayrımın önemini sürekli olarak küçümsedi. Örneğin geniş partiler içinde “devrimciler ve reformistler arasında kaçınılmaz bir kutuplaşma” fikrine karşı çıktı. Bkz. Smith, 2004.

3 Choonara, 2023.

4 “İkili görev” kavramı hakkında daha fazla bilgi için bkz. Ní Cheallaigh ve Murphy, 2020; Daha fazlası için: Devrimci Ekososyalizm için Örgütlenen Marksistler, 2023.

5 Lenin, 1974.

6 Nimtz, 2019.

7 Mitchell, 2021, s75.

8 Syriza, Ekim 2009’daki parlamento seçimlerinde yüzde 4,6 oy aldı. Bu oran Mayıs 2012’de yüzde 16,8’e, Ocak 2015 seçimlerinde ise yüzde 36,3’e yükseldi ve ardından Syriza hükümet kurdu.

9 Murphy, 2016.

10 Choonara, 2023, s61.

11 Özellikle ABD Sosyalist İşçi Partisi’nin (Kongre’nin herhangi bir savaş ilanını ulusal referanduma bağlı kılacak olan) Ludlow Değişikliği’ne verdiği destekle bağlantılı olarak “yaratıcı yanılsama” kavramıyla aydınlatıcı bir bağlantı için, bkz. Breitmann, 1975.

12 Garí, 2020.

13 Bkz. https://reformandrevolution.org

14 Callinicos, 2008.

15 Molyneux, 2022.

16 Lüksemburg, 1925.

17 Choonara, 2023.

18 Whiteley, Poletti ve diğerleri, 2019.

19 Choonara, 2023, s49.

20 Ağustos 2023’te The Independent, İşçi Partisi’nin son genel seçimden bu yana 125.000 üye kaybettiğini bildirdi; bkz. Stone, 2023.

21 Choonara, 2023, s77.

22 Choonara, 2023, s77.

Referanslar

Breitman, George, 1975, “Geçiş Programının Özgürleştirici Etkisi: Üç Konuşma”, SWP Tartışma Bülteni, cilt 33, sayı 5 (Haziran), www.marxists.org/history/etol/document/swp-us/idb/ swp-1970-76-db/v33n05-jun-1975-disc-bul.pdf

Callinicos, Alex, 2004, “Avrupa Radikal Sol Seçimde Test Edildi mi?”, Uluslararası Sosyalist Akım Tartışma Bülteni, sayı 5 (Temmuz), https://internationalviewpoint.org/spip.php?article10

Callinicos, Alex, 2008, “Radikal Sol Nereye Gidiyor?”, Uluslararası Sosyalizm 120 (sonbahar), www.marxists.org/history/etol/writers/callinicos/2008/xx/radleft.html

Choonara, Joseph, 2023, “Devrimciler ve Seçimler”, Uluslararası Sosyalizm 179 (yaz), https://isj.org.uk/revolutionaries-and-elections

Garí, Manuel, 2020, “Podemos’un Parıltısı ve Gün Batımı – Veda Nedenleri”, International Viewpoint (16 Eylül), https://internationalviewpoint.org/spip.php?article6816

Lenin, Vladimir İlyiç, 1974 [1909], “Otzovizmi ve Tanrı İnşasını Destekleyenlerin Grubu”, Toplu Eserler (İlerleme), cilt 16, www.marxists.org/archive/lenin/works/1909/fsotzgod

Luxemburg, Rosa, 1925 [1906], Kitle Grevi, Siyasi Parti ve Sendikalar (Detroit Marksist Eğitim Derneği), www.marxists.org/archive/luxemburg/1906/mass-strike

Mitchell, Seán, 2021, Lenin, Seçimler ve Sosyalist Hegemonya (İsyancı), www.rebelnews.ie/wp-content/uploads/2021/03/Lenin-Elections-Socialist-Hegemony-Sean-Mitchell.pdf

Molyneux, John, 2022, “Kardan Önce İnsan Nedir?”, İrlanda Marksist İncelemesi, cilt 11, sayı 32, https://irishmarxistreview.net/index.php/imr/article/view/448/432

Daha fazlası için: Devrimci Ekososyalizm için Örgütlenen Marksistler, 2023, “Üçlü Kriz ve İkili Görev”, http://moresocialism.org/#/doc/1

Murphy, Paul, 2016, “Yeni Hareketler, Eski İkilem — Bugün Reform mu, Devrim mi”, Sosyalist Parti (Ireland) (13 Ocak), www.socialistparty.ie/2016/01/new-movements-old-dilemma-reform-and-revolution-today

Ní Cheallaigh, Jessy ve Paul Murphy, 2020, “Mücadele ile ve Mücadele içinde: Bugün Devrimci Sosyalistlerin Karşılaştığı Görevler”, Rupture 1, https://rupture.ie/articles/by-the-fight-and-in -kavga

Nimtz, Ağustos, 2019, Oy Sandığı, Sokaklar – veya Her İkisi: Marx ve Engels’ten Lenin’e ve Ekim Devrimi’ne (Haymarket).

Rees, John, 2002, “Geniş Parti, Devrimci Parti ve Birleşik Cephe”, Uluslararası Sosyalizm 97 (kış), www.marxists.org/history/etol/writers/rees-j/2002/xx/party.htm

Sabado, François, 2009, “Yeni Antikapitalist Partiyi İnşa Etmek”, Uluslararası Sosyalizm 121 (kış), www.marxists.org/history/etol/newspape/isj2/2009/isj2-121/sabado.html

Smith, Murray, 2003, “Geniş Parti, Devrimci Parti ve Birleşik Cephe: John Rees’e Bir Yanıt”, Uluslararası Sosyalizm 100 (sonbahar), http://isj.org.uk/the-broad-party-the -devrimci-parti-ve-birleşik-cephenin-john-rees’e-yanıtı

Smith, Murray, 2004, “Avrupa Seçimleri ve Antikapitalist Sol”, Uluslararası Bakış Açısı (9 Aralık), https://internationalviewpoint.org/spip.php?article11

Stone, Jon, 2023, “Son Genel Seçimden Bu Yana İşçi Partisi Üyeliği 125.000 Düştü, Hesaplar Gösterimi”, Bağımsız (24 Ağustos) www.independent.co.uk/news/uk/politics/labour-members-keir-starmer-accounts-b2398663 .html

Whiteley, Paul, Monica Poletti, Paul Webb ve Tim Bale, 2019, “Ah Jeremy Corbyn! 2015 Genel Seçimlerden Sonra İşçi Partisi Üyelikleri Neden Arttı?”, İngiliz Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Dergisi, cilt 21, sayı 1, https://doi.org/10.1177/1369148118815408